Sanayileşme, endüstrileşme ve kalkınma, insanın kulağına sık sık anons edilen ama doğanın hassas
ayarlarını bozan kavramlar. “Kullan ve at” düşüncesi sebebiyle moda haline gelen tüketim çılgınlığı,
doğanın kaynaklarını kemirerek bitirmektedir. Endüstriyel atıklar, akarsuları ve gölleri çöp vadileri-
ne, maden arama bahanesiyle yapılan araştırmalar ise ormanları ve dağları harabeye dönüştür-
mektedir. Kalkınma diye işaret edilen hedeer, doğanın şartlarını başta insan ve diğer canlılar için
geriletmektedir.
Dünyada, milyarları aşkın insan sağlıklı ve içilebilir sudan yoksundur. Dünya doğası teknolojinin atık-
larıyla dolup taşmaktadır. Konulardan sorumlu karar verici merciler problemleri ya görmezlikten
gelmekte ya da geçiştirmektedir. Doğa etiği ile tanışmamış insanlar ise doğanın akut ya da kronik has-
talıklarının önemli sorumlularındandır.
Bugün dünyanın en büyük sorunu, doğa ve doğal kaynakların kullanımıdır. Eğer ivedilikle konuyla
ilgili olarak akılcı yöntem ve stratejiler oluşturulup uygulamaya konulmazsa çok yakın bir gelecekte
insan, sürdürülebilir yaşamını sürünerek devam ettirmek zorunda kalacaktır.